24 Aralık 2010 Cuma

GOOGLE'DAN ANLAMLI LOGOLAR




Dünya devi Google yılbaşı için hazırladığı logolar ile yine göz dolduruyor. Google’ın tüm dünya siteleri için hazırladığı logolar dinamik görsellerden oluşuyor.
17 tanıtım logosunun yer aldığı ana sayfada tıklanan her Doodle’ın altından farklı bilgiler çıkıyor. Ud’tan Afrika kıyafetlerine kadar bir çok tanıtımın yapıldığı logolar, çizimi bakımından da Google’ın grafikerlerinin zekasını ortaya koyuyor.
Google’ın 23 Aralık tarihinde arama kutusu üzerine koyduğu logoları hangi güne kadar orda tutacağı bilinmiyor.
Google internet sitesi, özel günlerdeki özel logo çalışmaları ile tüm ülke kullanıcılarının gönlünü kazanmasını biliyor. Google, Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde sayfasına yerleştirdiği gül resmi ile, Cahit Arf ve Mehmet Akif Ersoy gibi önemli isimlerin doğum günlerinde çizdiği Doodle’lar ile site kullanıcılarının karşısına çıkıyor.
Google, bugünkü sürpriziyle UNESCO Dünya Miraslarında yer alan Acropolis gibi yerler yanında Buche de Noel gibi pek çok (Fransa, Belçika, Lübnan, Vietnam gibi) yerde bilinen bir tatlı türünü , pierogi denen bizim Eskişehir'in çiğbörek benzeri gözlemesini, Great Wall of China (Çin Seddi), Mt. Fuji (Japonya'daki Fuji yanardağını), Sahara desert (Sahra çölünü), chili pepper (kırmızı biber veya Urfa'nın nam-ı diğer isotunu), Nepal'i, Venice gondolas (Venedik Gondollerini), Chilean vineyards (Şili bağlarını), African kanga (bir tür Afrika giyeceği), Up on the housetop (İngilizce çocuk şarkısı), Henna lamp (Fas Kandili denen bizim eski Yağ Kandilleri) ve St. Basil's Cathedral (Katedral) koymuş.
Bu sürprizlerin yanında Google Türkiye olarak Dünya Kültür Başkenti 2010 kapsamında İstanbul ve İstanbul'a ait birşeyler de koysaydı iyi olurdu.
Sanırız Google bu çoklu Doodle ile dünya ülkelerinin hepsinde kendine at bir performans testi yapıyor.

23 Aralık 2010 Perşembe

İnternet reklamcılığında kilometre taşı

Amerika’dan medya harcamaları ile ilgili beklenen haber geldi; eMarketer tahminlerine göre 2010 yılında Amerikalı medya profesyonelleri ilk defa online reklamcılığa gazetelerden daha çok bütçe harcadı. 2010 yılında online ve basılı gazetelere yüzde 6.6’lık bir düşüşle toplam 25.7 milyar dolar reklam harcaması yapıldı. Sadece basılı gazete reklam harcamaları yine tahminlere göre yılı düşüşle yaklaşık 22.8 milyar dolar harcama ile kapatacak. Aynı esnada online reklam harcamalarının Amerika’da yüzde 13.9 artarak 25.8 milyar dolara yükselmesi öngörülüyor.
2011 tahminleri gazete ile internet arasındaki harcama farkının artacağı yönünde, toplam gazete harcaması ( basılı + online ) 24.6 milyar dolar civarlarına düşecek. Sadece basılı gazete harcaması 21.4 milyar dolara inecek , online reklam harcaması ise 28.5 milyar dolara tırmanacak.
eMarketer CEO’su Geoff Ramsey “ Bu sonucu uzun zamandır tahmin ediyorduk , şimdi görüyoruz “ şeklinde açıklama yaptı.
Ekonomik kriz döneminde tüm reklam bütçeleri düşmesine rağmen online gazete reklam kullanımı arttı. 2010 yılında online gazete reklam harcamaları tüm gazete harcamalarının yaklaşık yüzde 11.7’sini oluşturacak. Bu oranın seneye yüzde 13’e yükselmesi öngörülüyor.
Basılı gazete reklam harcamalarındaki düşüşün devam etmesi bekleniyor. 2006 yılından beri  Amerika’da basılı gazete harcamalarının neredeyse yarı yarıya düştüğü gözlemleniyor. Buna karşın total online reklam harcamasının 2014 yılında 40 milyar doları geçmesi öngörülüyor.
Bu rakamlar kesin olmasada Amerika’daki online reklamcılığın gidişatı hakkında bizlere fikir vermesi açısından önemli. Online reklamcılığın önünde bir tek televizyon mu kalacak? Yoksa rakibinden çekinen televizyon mecrası masaya oturup online ile ortak noktalarda birleşmeye mi çalışacak? Önümüzdeki yıllarda birçok değişim bizleri bekliyor.
Türkiye reklam pastasına bakıldığında basılı harcamalar online harcamaların üzerinde  ve önümüzdeki birkaç yılda da böyle devam edeceği tahmin ediliyor. Bundan sonraki yıllarda tüm reklam mecralarındaki artış oranından daha yüksek artışlar online reklam bütçeleri için olası, bu durumun mecra sıralamalarına nasıl yansıyacağını hepimiz yaşayıp göreceğiz.
Bir teoriye göre Türkiye’de 2036 yılından sonra gazete basılmayacak, sadece online yayınlanacak.  Bence 2036 yılından uzun bir süre sonrasında da bu teori gerçekleşmeyecek. İlk televizyonlar çıktığında insanlar radyo içinde aynı kehanette bulunmuşlardı fakat radyo yeni teknolojilerle desteklenerek hayatına günümüzde devam ediyor, gelecekte de devam edecek. Aynı şekilde 80’li yılların başında video evlere girmeye başladığında sinema salonları boşalacaktı, fakat sinemada yeni teknolojilerle popülerliğini arttırarak devam ettirdi.
Zaman değiştikçe reklamlarının yayınlandığı mecralar gelişir, değişir.  Kendilerine gerekirse yeni  yaşam alanları açarak ( internetten radyo dinlemek gibi ) işlevlerini devam ettirirler.
omddijitalblog.com

22 Aralık 2010 Çarşamba

http://www.marketoloji.com/2010/12/21/bonuslu-avea-ve-virali/

2011/2013-Tıkır Tıkır Gelecek


“E-skilled”li insan! 
03 Aralık 2010
2008'in en popüler konferans ve iletişim konusu şuydu: Krizden nasıl çıkılır, kriz 2009’da biter mi? Ve bir de tabii kriz ne zaman geçer, sorusuydu. 2009’un konularıysa yine paraleldi: Kriz bitiyor mu? Bizi teğet geçti ama diğer ülkelere ne oldu, gibi sorulardı.



2010’da ise Sosyal Medya, Pazarlama ve yılsonuna doğru da "Dijital", "Fütürist" gibi kelimeleri sıklıkla duyar olduk ve bu konular hakkında söylemler yükseldi. Her 5 kelimeden birinde muhakkak ‘gelecek’ yer almaya ve gözler geçmişten geleceğe dönmeye başladı. Girişimcilik ve özellikle de internet girişimciliğine ilgi çok arttı.
2011/2013-Tıkır Tıkır Gelecek
2011’de ise hep dijitalleşmeyi konuşacak ve dijital stratejiler, uygulamalar geliştireceğiz.
Dijital işlere, dijital insanlara dönüşüm en öncelikli, hayati konu olacak. 
2012’de de 2011'de akıllıca hazırlık yapanlar maaşlı sistemden, kontratlı modellerde iş görmeye doğru geçiş yapabilecekler. Pek çok kişi kendi işini kuracak ya da bu yolda ilerleyecek.
2013’de, 2011 ve 2012 yi saz çalarak geçiren Ağustos böcekleri, önceki çağın hızlı-büyük balıkları, mor inekleri; işsiz kalacak, bunalacak ve sonunda yeniçağda e-işe yaramak için e-beceri, e-yetkinlik geliştirmek için tıkır tıkır tıklayarak, yeniden öğrenmeye, bildiklerini dijitize ederek geliştirmeye, tıklara dönüştürmeye başlayacaklar.
Neymiş, ne olmuş?
2008’den bu yana, (hatta 2007’den bu yana) hem M-GEN’de yaptığımız işlerle, hem Fütüristler Derneği’ndeki faaliyetlerimizle dikkat çekmeye çalıştığımız noktaya şimdi geldik;
-Girdiğimiz türbülans; aslında kriz deyip, anlatılabilecek bir şey değildi. Yeni bir çağa geçmenin doğum sancısı, yeni bir çağa başlamanın, evrimin, dönüşümün işaret ve etkileriydi.
-İnternet ve GSM'den sonra, Nano ve Genetiğin dönüşüm tetikleyicisi olacağının sinyalleriydi.
-Oyun yeni sahası olan bulutta; kurallar, kaleler tam da kurulmadan, oyuncular, takımlar hazırlanamadan başladı bile!
Haydi rast dijit gele!..
Nereden belli ?
-Şimdiden doğru-yanlış, güzel-çirkin vs. diye kabul ettiğimiz her şey; açık ara farklılaştı. Paradigmalar altüst oldu. "Home Office" modeli ile dalga geçenler daha yeni, Siemens’in tüm çalışanlarının üstelik en bürokrat şehir Ankara’da (200 kişi) Home Office’e geçtiğini okudular.
-Bugüne kadar hayatımızda olmayan, ‘yok canım o kadar da olmaz, daha gelmez, kabul edilemez!’ dediğimiz pek çok kavram, ürün, hizmet, iş modeli, meslek, buluş, durum; ışık hızıyla normalimiz haline getirmeye başladı.
-Artık her tür iletişimin içindeki en popüler deyiş, arayış; ‘Fütürist’e dönüştü.
-En hızlı değişen ise bizatihi ‘Hız’ın kendisi. Eskiden hızlı dediğimiz şeyler şimdi yavaş kaldı.
-Eskinin 10 yılı 5’e, 5 yılı 2 yıla indi. Her şey, herkes; Işık hızında ‘exponansiyel–misli misli’ katlanan bir devinimde hareket ediyor.
-‘Şeyler’ nasıl olup, bittiğini anlamadan; pat diye yeni gerçeğimiz haline geliyor.
-Bu bana uyardı, uymazdı, diyemeden kullanmaya, almaya, onunla-içinde yaşamaya başlıyoruz. Facebook 2006’da, Twitter 2008'de hayatımızda yoktu! Lady Gaga da, Wikileaks de... Bunları şunun şurasında 2 yıldan az bir süre içinde ne kadar benimsediğimize bakın!
-Farmwille’de bahçe sulamadı diye kocasını boşamaya kalkanlarımız, Super Mario tepeye atlayamadı diye histeri krizi geçiren 5 yaşında Zehra’larımız, iPad’de oyun oynayan 2 yaşında bebelerimiz, Facebook’u kapalı diye bütün gün şirkette somurtan çalışanlarımız, evde internet yok diye internet kafeden eve gelemeyen aile fertlerimiz, twitter'da yazdıkları yüzünden işten atılan, dava açılan insanlarımız var.
-Facebook, MSN ve İnternet kullanımında, yani bulut bilişimi denen yeni AVM’lerde en çok dolaşanlar; Türkler. Ülkemizde 32 Milyon internet kullanıcısı var. Oran yüzde 44.
Hızlı-Büyük Balıklar, Mor İnekler Out!
Şimdi e-becerikli, Dijital İnsan zamanı!
Dijital Çağda; Paraya giden yol, bizi seven, bizden bir şey almak, bizimle paylaşmak isteyen toplulukların kalbinden geçecek.
Kalbe götüren yol > İnternet,
Yoldaki araç > Web, blog, sosyal medya, kısacası dijital  varlığımız, uygulamalarımız,
Yakıt > İçerik, yaratıcılığımız, tutkumuz, bilgimiz, değerlerimiz,
Varış noktası > Vizyon (hangi topluluğa, hangi ürün-hizmet ile nasıl?),
Yardımcı > Yol haritası, navigatör (Gelecek Planı).
-Buna göre, anlamak, anlamlandırmak ve hızla Gelecek Planlarımızı yapmak, revize etmek gerekiyor.
-Çalışabilmek, para kazanabilmek için; internette, web ekonomisinde, sosyal medya-paylaşım platformlarında e-becerikli, e-iş gören insanlara dönüşmek şart!
E-becerikli, E-iş gören dijital insanlar;
-Sosyal medyayı akıllı ve sürekli kullanır (dışında olmak söz konusu bile değil artık!) (Facebook, Twitter, Linkedin, Forwsquare, YouTube, Vimeo, Google uygulamaları, vs.)
-Çok net bir mesajı (becerisi, yararı) ve bunu anlatan keyword'leri vardır.
-Çok iyi içerik yöneticisi, internet yazarı (blog) okuyucusu, yorumcusudur.
-İçeriklerinde; az yazı, çok görsel (Foto-Video), ses kullanır.
-Ne diyecekse 140 karaktere, 1 dakikalık videoya sığdırabilir. Hem de bunu eğlenceli yapabilir.
-Metinlerine, sunumlarına, blog’una fotoğraf, video, ses yükleyebilir, bunları düzenleyebilir
-Sosyal ağlardaki profillerini, blogunu birbirine akıllıca bağlayabilir .
-Api geliştirebilir, tasarlayabilir.
-Deneyim tasarlayabilir, senaryolaştırabilir.
-Takipçileriyle sürekli ve amacı ve keyword'leri ile uyumlu iletişim halindedir. Takipçisi sürekli artar.
-Lap top'undan yaptığı her şeyi mobil cihazlardan da yapabilir.
-‘Bilmiyorum’, ‘bana öğretmediler ki’, ‘haberim olmadı ki’; gibi söylemler, mazeret listesinde bulunmaz. Her şeye ve herkese dijital ortamdan ulaşabilir.
-Şeylerden başka-yepyeni şeyler türetebilecek anlamlandırma yeteneğini geliştirir.
-Şirketim, annem, babam, kocam bana alırsa kullanırım diye beklemez; boğazından keser, parasını akıllı-mobil cihazlara ve uygulamalara yatırır. Anlamaya, kullanmaya başlar.
-Sosyal medyayı küçümsemez (sonra ‘cep telefonu kullanmıyorum, kullanmayacağım’ diyenlerden beter olur!)
-Bol bol bilgisayar oyunu oynar. Çocuklarına, yakınlarına, çalışanlarına da oynatır.
Yeni çağın e-becerikli dijital insanlarıyla, inanıyorum; Gelecek Güzel Gelecek...
Vakit kaybetmeyin, dijitalleşmek için stratejik gelecek planlarınızı yapmaya hemen başlayın!



Yazar Hakkında

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun Tarhan, M-GEN Gelecek Planlama Merkezi kurucu ortağı ve bir girişimcidir. Aynı zamanda Fütüristler Derneği Başkanı olan Tarhan’ın en çok ses getiren projelerinden biri; Bahçeşehir Üniversitesi’nin Sanayi-Üniversite Entegrasyon modeli CO-OP’tur. CO-OP, Tarhan tarafından tasarlanarak hayata geçirilmiş ve yönetimi üniversiteye devredilmiştir. 

ÇOK OKUDUK BİRAZ GÖZ DİNLENMESİ YAPALIM

SOR VE CEVABINI ÖĞREN BİLMEDEN GEÇME